20 Aralık 2009 Pazar

Moliére Efendi


Tiyatro ile pek içli dışlı değilimdir. Bu zamana kadar 6 veya 7 oyun seyretmişliğim vardır ancak. İçimde yoğun bir tiyatro izleme ve anlama isteği olsa dahi, bir türlü ayaklarım tiyatro salonlarına götüremedi beni. Dostum Onur uzun zamandır "Moliére Efendi" adlı oyuna methiyeler düzmekteydi. Her fırsatta oyunu anlatıyor, oyuncuların başarısından ve metnin sıradışılığından bahsediyordu. Sonunda merakım zirveye ulaştı ve bugün Boğaziçi Üniversitesi'nin yolunu tuttuk.

Moliére Efendi, Tiyatro Boğaziçi tarafından sahneleniyor. Oyunun metni ve yönetimi Aysel Yıldırım ve İlker Yasin Keskin'e ait. İkili aynı zamanda oyundaki karakterlerini de başarıyla canlandırıyorlar. Oyun, Moliére'in kişisel ve sanatsal yaşamını anlatan bir belgesel niteliğinde. Ben Moliére'i yalnızca lise Edebiyat kitabınlarımda eserlerinden alınmış parçalardan bilirdim. Parça'nın ana fikrini soran alıştırmalara da pek yanaşmazdım. Bu nedenle oyun Moliére hakkında aydınlanmamı sağladı.

Oyunun hikaye anlatımı başarıyla planlanmış. Oyunculardan biri, anlatıcı olup, seyirciye hitaben hikayenin bir kısmını anlatıyor. Devamında diğer oyuncular sahneye gelip anlatılan durumu oynamaya başlıyor. Anlatıcı da oyunun içine giriyor. Oyun bittiğinde başka bir oyuncu anlatıcı oluyor. Tüm karakterler hikayeyi hem anlatan hem oynayan oluyor. Bu anlatım tarzıyla bizleri istedikleri an yabancılaştırabiliyor istedikleri an hikayenin içine çekebiliyorlar. Mizah anlayışı da oldukça başarılı. Esprilerin büyük çoğunluğu günümüz popüler kültüründen alınıp dramatize edilmiş. Ortaçağ Fransızlarının günümüzün mizah anlayışıyla hayatlarını sürdürüyor olmaları harika bir tezat yaratıyor. Ayrıca, Moliére'in Cimri, Kibarlık Budalası ve Hastalık Hastası oyunlarından sahneler sergileniyor.

Oyunun sonunda, Moliére'in hayatını, inişlerini, çıkışlarını, hayal kırıklıklarını, değişimlerini, iktidarla kurduğu ilişkiyi dozunda bir mizah anlayışıyla deneyimlemiş olmanın keyfini yaşıyordum. O kadar keyifliydim ki, oyun hakkında fikrimi soran Onur'a "Şu an konuşamayacağım." dedim. Bence, ilgili kurum bu oyunun liselerde oynanmasını sağlamalı. Ders kitaplarının yıllarca yapamadığını bu ve bu tür tiyatro grupları yapabilir. Farklı eğitim mecralarına şans verilmeli.

Tiyatro Boğaziçi'ne tebrikler ve kucak dolusu sevgiler.

Not: Tiyatro terminolojisini hiç bilmem. Yanlış birşey söylediysem cahilliğim affola.